Pop Up Window

Murat Çakır

Kürtlere meclis yolu kapatılırsa...

Türkiye’deki askerî vesayet rejimi içinde bulunduğu krizi çözmek için tek yolu imha ve inkâr politikasını derinleştirmekte görüyor. TBMM’ndeki partiler hiç bir konuda anlaşamazken bağımsız adayların seçilmesini engelleme konusunda eylem birliği içerisine giriyorlar. Cumhurbaşkanı bağımsız adayların birleşik oy pusulasında yer almalarını onaylamasıyla birlikte, Yargıtay Leyla Zana ve diğer arkadaşlarının, bırakın milletvekilliği adaylığını, DTP üyesi bile olamayacaklarına karar verdi. Yüksek Seçim Kurulu da bu karara uyacak gibi görünüyor.

Anlaşıldığı kadarıyla rejim, yasama, yürütme ve yargısı ile Kürtlerin ve muhalif sol – sosyalist kesimlerin meclise girmelerini kesinlikle engelleme kararlılığında. Yüzde on seçim barajı zaten bu amaçla yürürlüğe sokulmuştu. Şimdi de yürürlükte olan seçim yasalarının tanıdığı tek olanak yok edilmeye çalışılıyor.

Seçim kulvarında bunlar olurken, ordu yönetimi »silahlı seçim kampanyasına« çoktan başladı bile. Yürütülen »imha operasyonları«, Hatay’da olduğu gibi bine yakın sivilin tezahüratı altında yapılan »terörist avı«, koruculuk sisteminin yaygınlaştırılması ve Kürt nüfusa yönelik yıllardır sürdürülen sindirme politikasının sertleştirilmesi, hem bu silahlı seçim kampanyasının bir parçasıdır, hem de askerî vesayet rejiminin ne denli irrasyonel davranışlar içerisine girdiğini göstermektedir.

Bazı okurlamız hatırlayacaklardır: bir yazımda Haluk Gerger’in, ordu yönetiminin »irrasyonel davranışlarda bulunabileceği« kanısında olduğunu ve benim de bu kanıya katıldığımı yazmıştım. Her ne kadar bazı tartıştığım arkadaşım, ordu yönetiminin aslında çok rasyonel davrandığını ve sivil taban yaratarak bu rasyonelliğini kanıtladığını söylese de, ben militarist kliğin köşeye sıkıştığına ve bu nedenle irrasyonel davranmaya devam edeceğine inanıyorum. Çünkü son haftalardaki gelişmeler ve Büyükanıt’ın açıklamaları, askerî vesayet rejiminin varlık tehditi karşısında olduğunu göstermektedir. Açıkcası militarist klik, köşeye sıkışmış bir hayvanın hırçınlığını göstermektedir. Daha sıkışırsa, neler yapabileceği belli değildir.

Böylesi bir durumda Kürtlere meclis yolu kapatılırsa ne olacaktır? Görebildiğim kadarıyla Türkiye’deki Kürt nüfusu şimdiye kadar olduğu gibi yönetilmek istememektedir. En temel demokratik hak ve özgürlükleri talep eden, politik, toplumsal, ekonomik ve kültürel kaynaklardan haklı olarak eşit pay isteyen ve defalarca barışçıl çözümden yana olduğu açıklayan bu nüfus, meclise temsilci gönderemezse, çözümü dağlarda arayacaktır. Bu da gemilerin yakılması anlamına gelen bir kopuş sürecinin başlangıcı olacaktır.

Eğer bu süreç sayesinde askerî vesayet rejiminin ayakta kalabileceği düşünülüyorsa, bu büyük bir yanılgı olacaktır. İttihat ve Terakki soyu, »çağırdığı hayaletlerden« kurtulamayacaktır. Ve bunun sonucunda da, hem Orta Doğu’yu bütünüyle sarsacak, hem de etkileri Avrupa’ya kadar yayılacak büyük bir deprem olacaktır.

1923’den bugüne kadar ülkenin kaynaklarının başında oturan »beyaz Türkler«, Türkiye burjuvazisi ve laisizm karşıtı yeni orta tabakalar akıllarını başlarına almalıdırlar. Militarist İttihat ve Terakki soyunun imtiyazlarına dokunmadan, gerçek iktidara ortak olabileceklerini zannedenler, 27 Nisan’da bunun olanaksız olduğunu görmüş olmaları gerekir. Mecliste mutlak çoğunluğa sahip olsanız da, 1982’de askerî cunta tarafından dayatılarak kabul ettirilen antidemokratik Anayasa yürürlükte olduğu, ırkçı ve şövenist resmî ideoloji terk edilmediği sürece, militaristlerin yamağı olmaktan kurtulamayacaksınız. Biraz bağımsız hareket etmeye kalkıştığınızda, her zaman olduğu gibi ordu yönetiminin şaplağını yiyeceksiniz.

Çözümün demokraside olduğunu görmelisiniz. Tam anlamı ile demokratik bir Anayasa, engellerin olmadığı ve ülke nüfusunun genelinin temsil edilmesine olanak tanıyan seçimler, yasamanın, yürütmenin ve yargının barışçıl ve eşitlik temelinde yeniden yapılanması, sizin geleceğiniz için de olmazsa olmaz koşuldur. Toplumu üçe bölünmüş Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu sorunların ülkeyi bir yangın yerine dönüştürmesini engelleme sorumluluğuna sizler de sahipsiniz. Unutmayın, yangın eninde sonunda evlerinizin bacasını sardığında artık çok geç olacaktır.

19 Mayıs 2007 tarihinde »Yeni Özgür Politika« gazetesinde yayımlanmıştır

Tüm yazı ve çeviriler kullanılabilir. Dergimizin kaynak olarak gösterilmesi rica olunur.
Alle Beiträge und Übersetzungen können übernommen werden. Hinweis auf unsere Seite wird gebeten.