YENİ VATANDAŞLIK YASASI ,

TOPLUMSAL GERÇEKLERİN VE GÖÇMENLERİN BEKLENTİLERİNİN GERİSİNDEDİR!

HDF, sosyal demokrat Türklerin çatı örgütü olarak yıllardır artık Almanya’da sürekli kalmaya karar vermiş tüm yabancılara ”yasalar önünde tam eşitlik elde etmek için" Alman vatandaşlığına geçmeyi tavsiye etmiştir. Bugün de yeni yasadaki tüm olumsuzluklara rağmen Almanya’da sürekli kalmaya karar vermiş tüm yabancılara Alman vatandaşlığına geçmeyi tavsiye etmektedir.

HDF’nin ve diğer göçmen kuruluşlarının yıllardır yaptıkları çalışmalar sonucu son yıllarda Alman vatandaşlığına geçmek için yapılan başvuruların sayısı hızla artmıştır. Üstelik bu kuruluşlar bu çalışmayı devletten hiç bir para almadan ve göçmenlerle görevli kamu kuruluşlarının ciddi hiç bir çaba göstermedikleri bir ortamda yapmışlardır. Bugün kimi politikacılar ve bürokratlar ile onların yağcılığını yapmayı kendi politik kariyerleriyle özdeşleştirenlerin, ”göçmen örgütleri Alman vatandaşlığına geçişe karşı kampanya yapıyor” uydurmalarını her türlü politik ahlak kuralnın ve demokratik geleneklerin dışındaki düşük düzeyli propoganda saldırısı olarak görüyoruz. Biz, göçmenler olarak getirdiğimiz önerilerle Almanya’daki toplumsal bir sıkıntıya gerçekçi çözüm bulmaya çalışıyoruz. Düşüncemiz neyse onu söylüyoruz. Bazılarının yaptığı gibi göçmenlere farklı, Almanlara farklı görüşler anlatmıyoruz. ”Bu yasa bir kaç yıl içersinde değiştirilecek” gibi hiç bir şekilde gündemde olmayan konularla göçmenlere yanlış bilgi vermek yoluna gitmiyoruz.

Geçmiş yılların başvuru sayılarındaki gelişmeye göre bu yıl başvuru sayısının % 30 – 40 oranında artması gerekirdi. Bu yılın başından beri Alman vatandaşlığına geçiş için verilen dilekçelerin sayısında bir ciddi düşüş var. Bu düşüşü yabancı medya organlarına veya yasayı eleştirenlerine bağlamaya çalışmak kamuoyunu yanlış bilgilendirmektir. Yasanın içeriği insanları tereddüte düşürmüştür. Bunun için haklı olarak çekingen davranmaktadırlar. Yasadaki tüm olumsuzluklara rağmen bu sayı ileride artacaktır ve bu hiç bir zaman yasanın ve yasayı savunanları başarısı olmayacaktır. Bu toplumsal gelişmenin doğal sonucudur. Kimse bu gelişmeden siyasi ganimet sağlamaya çalışmamalıdır.

HDF, yeni Vatandaşlık Yasası’na bir dizi eleştiri getirmektedir. Almanya’da yaşayan yabancıların büyük bir çoğunluğu artık yalnız istatistikler açısından yabancıdır. Bu insanların yaşam merkezleri Almanya’dır ve sürekli olarak bu ülkede kalmaya karar vermişlerdir. Çoğunluğunun sağlam oturma izinleri vardır ve gerek Almanya yasalarına göre gerekse Almanya’nın uluslararası yükümlülüklerine göre demokratik bir ortamda Almanya’dan çıkarılmalarına olanak yoktur. Burada yapılması gereken istatistiklerde yabancı gözüken ama Almanya’nın yerlisi olmuş bu insanlara hakettikleri yasal statünün verilmesidir.

HDF, tartışmalarda yeni Vatandaşlık Yasanın aşağıdaki özellikleri taşıması gerektiğini vurguladı:

1. Vatandaşlığa geçebilecek insanların sayısını artırıcı koşullar içermeli;

2. Bürokrasiyi azaltmalı;

3. İnsanları eski vatandaşlıktan çıkmaya zorlamamalı;

4. Burada doğan çocuklara ek koşul getirmeksizin Alman vatandaşlığının yolunu açmalı.

01.01.2000 tarihinde yürürlüğe giren yeni Vatandaşlık Yasası ve 07.04.2000 tarihinde karara bağlanan Yönetmelik bu özelliklerin çok uzağında olduğu gibi bir çok noktada eski yasanın bile gerisine düşmüş durumdadır.

Yeni Yasa, belirli koşullarda Almanya’da doğan çocukların doğuştan Alman vatandaşlığını almalarını sağlayarak, olumlu bir adım atmıştır. Bu yasadaki tek önemli olumlu düzenlemedir. Ancak yeni yasa bu çocuklara anayasa hukuku açısından tartışmalı olan 23 yaşında vatandaşlıklardan birisi için karar verme zorunluluğu gibi bir sınırlama koymaktan da kendisini alamamıştır.

Yeni Yasa, ”yabancıların eski vatandaşlıktan çıkma” koşulunun kaldırılması istemine, bu olanağı hemen hemen tümüyle yasaklayarak yanıt vermiştir. Yönetmelikle tanımlanan istisna uygulamalarında da özellikle Türklerin hiç bir istisnadan yararlanmaması için her türlü düzenleme yapılmıştır.

Yeni Yasa, ”yasadan yararlanabileceklerin kapsamı genişletilsin” istemine, kuşakları bölerek, 2. ve 3. kuşağın Alman vatandaşlığına geçişine eskisine göre daha ağırlaştırılmış dil sınavı öngörerek zorlaştırmıştır.

Yeni Yasa, çocukların Alman vatandaşlığına geçişleri ile ilgili düzenlemede hak sahiplerini 10 yaşa kadar olanlar şeklinde sınırlamıştır. Bu hangi ölçeklere göre belirlenmiştir, belli değildir.

Yeni Yasa, vatandaşlığa geçeceklerin ”demokratik anayasal düzene bağlılıkları” ile ilgili tartışmalı düzenlemeler getirerek, hepsini potansiyel demokrasi karşıtı gözüyle baktığını ortaya koymuştur. Almanya’da başka hiç bir idari işlemde böylesine ”demokratik anayasal düzene bağlılık” kontrolü uygulaması yoktur.

Yeni Yasa, Almanya dışında yaşayan Alman vatandaşlarının konumunu kolaylaştırmaktan, onların istemlerine cevap vermekten de uzaktır.

Bugün Almanya bu yasayla Batı Avrupa’daki en karmaşık, en bürokratik, en seçkinci Vatandaşlık Yasasına sahip ülke hale gelmiştir.

YAPILMASI GEREKEN NEDİR?

Devletin olanaklarını kullanarak yapılan ve yapılacak propoganda kampanyalarının toplumsal gerçekleri ve yabancıların somut gereksinimlerini değiştirmesine olanak yoktur. Bu nedenle

1. Yeni yasada öngörülen, anayasa hukuku ve uluslararası teamüller açıdan da tartışmalı olan, 23 yaşında vatandaşlıklardan birisini seçme zorunluğu kaldırılmalıdır.

2. Bugün 10 yaşına kadar çocuklarla sınırlı tutulan uygulama 18 yaşına kadar olan çocuklara kadar genişletilmelidir. 2000 yılı sonuna kadar öngörülen uygulama süresi de uzatılmalıdır. Uzatılmalıdır, çünkü yasa koyucular 01.01.2000 tarihinde yürürlüğe giren yasanın yönetmeliğini ancak 07.04.2000 tarihinde çıkarmayı becerebilmişlerdir.

3. Alman vatandaşlığına geçebilmek için eski vatandaşlıktan ayrılma zorunluluğu Avrupa Konseyi’ndeki eğilime uygun bir şekilde önkoşul olmaktan çıkarılmalıdır.

4. Özellikle 1. ve 2. kuşak için sözlü basit Almanca bilgisi Alman Vatandaşlığına geçiş için yeterli olmalıdır. Oturma hakkı sahipleri Almanca dil sınavından muaf tutulmalıdırlar.

5. ”Demokratik Anayasal düzene bağlılık” ile ilgili olarak yasallığı ve nesnelliği belirsiz bir uygulama kaldırılarak, hakkında mahkemece ağır suçtan mahkumiyet kararı olanlar dışındakilerde Alman vatandaşlığına geçişte hiç bir zorluk çıkartılmamalıdır.

HDF, tüm bu olumsuzluklara rağmen, bundan sonra da,

· Almanya’da sürekli yaşamaya karar vermiş tüm yabancıları Alman vatandaşlığına geçmeyi tavsiye edecektir;

· Vatandaşlık Yasası’nın Almanya’daki toplumsal gerçeklere ve göçmenlerin beklentilerine uygun hale getirilmesi için görüşlerini kamuoyuna duyurmayı sürdürecektir;

Seçim kampanyasında verilen sözleri, koalisyon anlaşmasında yeralan hususları hükümet partilerine sürekli hatırlatacaktır.

ALMANYA’DA AYRIMCILIĞI ÖNLEME YASASI GEREKLİDİR

Almanya'da yaşamakta olan göçmenler, Almanya vatandaşlarına göre toplumsal bir dizi alanda eşit haklara sahip değillerdir.

Bir çok ülkede yabancı statüsünde olan kişilere yasal ayrımcılık uygulanmaktadır. Yani kimi haklar yalnız ülkenin kendi vatandaşları için saklı tutulmaktadır. Uluslararası hukuka uygun olan bu durum, istenilirse yapılan düzenlemelerle (örneğin: Kimi ülkelerde göçmenlere yerel seçim hakkının verilmesi) ortadan kaldırılabiliyor veya ayrımcı bu uygulamalar hafifletilebiliyor. Uygulamadaki genel yasalar çerçevesinde yapılan ayrımcılık, ilgili yasada yapılan düzenlemeler yoluyla ortadan kaldırılabilirken, özellikle kişi ve özel gruplara yönelik etnik-kültürel kökenden kaynaklanan toplumsal veya kişisel ayrımcı tutumlar, ancak özel koruyucu yasal bir düzenlemeyle önlenebilmektedir.

Böylesi bir koruyucu işlevi yerine getirecek Ayrımcılığı Önleme Yasası (Antidiskriminierungsgesetz) Almanya’da yoktur. Almanya 1966 yılında "Irkçılığın Önlenmesi ve Ortadan Kaldırılmasıyla İlgili Uluslararası Anlaşma"yı imzalamasına rağmen, bu anlaşmanın bir gereksinimi olan ayrımcılığı önleyici yasayı şimdiye kadar çıkarmamıştır. Almanya bu alanda yürürlükte yasaları olan bir çok gerisinde bulunmaktadır.

Azınlıklara yönelik son dönemlerde artan ırkçılık olayları ve günlük yaşamda var olan ayrımcı koşullar ve uygulamalar göz önünde bulundurulursa, yaklaşık yedi milyon göçmenin yaşadığı Almanya'nın böyle bir yasaya ivedi olarak gereksinimi vardır. İçinde yaşanılan toplumun vatandaşlığı kazanılsa bile bu yasaya her zaman ihtiyaç duyulacaktır. Örneğin Alman vatandaşlığına geçme, toplumda etnik/kültürel kökenden kaynaklanan ayrımcı uygulamaları tek başına önleyemeyeceği için, Alman veya diğer bir Avrupa Birliği ülkesinin vatandaşlığını kazanmış olan kişiler için de bu tür yasaya gereksinim duyulacaktır.

HDF'nin kanısına göre Ayrımcılığı Önleme Yasası aşağıda değinilen şu noktaları içermelidir:

· Almanya Anayasasının 3. Maddesinin 3. Paragrafına göre her türlü ayrımcılık tümüyle yasaklanmalı ve bu yasaklama kapsamına başka bir ülke vatandaşlığına sahip olmaktan dolayı kişiye yapılan ayrımcı uygulamalarda alınmalıdır.

· Ayrımcılığın yasaklanması özellikle konut, iş, eğitim ile kamu ve özel hizmetler sektörlerinde ağırlıklı olarak ele alınmalıdır.

· Geçerli olan yasaların uygulanmasında ortaya çıkan ayrımcı güncel nitelikteki sıkıntılar (Lokantalar, basın ve sigorta yasaları gibi) ele alınarak düzeltilmelidir.

· Bunun yanısıra yürürlükteki yasalar tümüyle ele alınarak ayrımcılık içeren maddelerden temizlenmelidir.

Yasanın hayata geçirilmesi ve uygulanabilmesi için aşağıdaki noktalar gerçekleştirilmelidir:

- Federal Hükümet, eyalet yabancılar görevlileri bünyesinde bir komisyonu yasa taslağı hazırlamak için oluşturmalıdır.

-Komisyon yasa taslağını hazırlarken göçmen örgütlerinin konuyla ilgili görüşlerini almalı ve halen bazı ülkelerde mevcut olan ayrımcılığı önleme yasalarının çeşitli uygulamalarını göz önünde bulundurmalıdır.

- Ayrımcılığı önleme yasası çerçevesindeki uygulamaları yürütecek ve, kontrol edecek özerk bir kuruluş/daire oluşturulmalıdır.

- Bu daireler ayrımcılıkla ilgili yıllık gelişmeleri raporlar halinde kamuoyuna açıklamalıdır.

Ayrıca Ayrımcılığı Önleme Yasası, Avrupa Birliği ülkelerinde tek bir yasa şeklinde uygulanmalı ve Birlik bünyesinde yaşayan herkes için geçerli olmalıdır. Avrupa Birliği düzeyinde yasanın uygulanabilmesi için, bir eşgüdüm görevlisi ve bunun yasal altyapısı oluşturulmalıdır.

Ayrımcılığı Önleme Yasası göçmen azınlık grupların toplumsal katılımını ve entegrasyonunu destekleyici önlemler de içermelidir. Adı geçen yasayla desteklenen bu tür ayrımcılığı önleme politikası kamu sektörünün iş, mal ve hizmet dağıtımı konusunda ayrımcılığa maruz kalan azınlık gruplarını, kota ve buna benzer sistemler çerçevesinde daha fazla desteklemeli ve özendirmeli, güçlendirmelidir.

Başa dön
Nach oben